AŞKIN NUR YENGİ RÖPORTAJI / POP BİZDE

❝BEN AHLAK DEĞERLERİ YÜKSEK BİR KADINIM. ŞİMDİLERDE ALBÜMÜM, ŞARKILARIM TUTSUN DİYE ŞEKİLDEN ŞEKİLE GİRECEK BİR KARAKTER DEĞİLİM



• En merak ettiğim soruyla başlamak istiyorum sohbete. Ajda Pekkan, Tarkan gibi yıldızlarımız da sosyal medyada oldukça aktifler ancak siz yoksunuz. Hayranlarınız sizin sosyal medyada olmanızı çok istiyorlar. Olmama sebebiniz nedir? O gizem ve saygıyı korumak mı istiyorsunuz?

Açıkçası benim çıktığım yıllarda sosyal medya diye bir şey yoktu. Dolayısıyla biz normalde gazetelerle yaptığımız röportajlarla sevdiklerimizle kucaklaşır, buluşurduk. Sosyal medya çıktıktan sonra (tabi haberleşme ve birbirimize ulaşmayla ilgili müthiş bir platform ama)  dediğim gibi her şeyi hayatta 'doz' lar belirliyor çünkü hoşlanmayacağınız şekilde cevap veren, sana sırf tanımadığı halde sevimli gelmeyen cümlelerini fütursuzca kullanabilen ve seni incitecek, üzecek birçok insan da o alanda seninle ilgili yorum yapabiliyor. Dolayısıyla ben çok hoşlanmıyorum, bu tarz ilişkilerle ne başkasını üzmeye ne de benim üzülmeme müsaade etmek istemem. Sevgili fanlarım, bu konuda çok güzel ve ciddi şekilde çalışıyorlar, gereken mesajları veriyorlar (müzikle ilgili). Kullanma amacımız da ulaştırmak istediğimiz müziğimiz olduğu için bu sebeple eksik hissetmiyorum. Bu arada benim zaten kişisel, sadece çok yakın dostlarımın ve birkaç fanımın yer aldığı bir şahsi hesabım var.  



• Aşkın Nur Yengi sahnesi çok meşhurdur ve hep konuşulur. Türkiye de şu anda en çok talep gören isimlerinde başında gelir. Peki, bir röportajınızda okumuştum Evlilik için 3S (Sabır, Sevgi, Sadakat) kuralını benimsemişsiniz, Aşkın’ın sahne kuralları nelerdir? Bu kadar sahnenizin sevilmesini neye bağlarsınız?

Şimdi her şeyden önce ben bir müzik insanıyım, akademik eğitimim var, enstrümanistim. Aynı zamanda Türkiye’nin en kıymetli ‘sahne insanları’ ndan Sezen Aksu ve Onno Tunç orkestrasıyla çok uzun yıllar çalıştım. Ve bu durumu, ilişkileri sahnede sürekli gözlemleyerek ilerleme şansım oldu. Bir de benim er meydanım sahnem, samimiyetim, bütün içtenliğim, sıcaklığım, şarkılarımla o kadar güzel ulaşıyor ki; sahnede şarkıların eğlencesiyle, duygusuyla ve bilinirliğiyle de harika bir enerji çıkıyor ortaya. Bu da sahnemizin güçlü olmasını ve kaliteli geçmesini sağlıyor. Bu durumdan çok memnunum, sahnede sevilmek çok önemli 35 yılı sahne üzerinde geçirdiğim bir zaman var, işin artık profesyonellik dönemindeyim dolayısıyla keyfini yaşıyorum bu durumun.


• Sahneye en erken çıkan isimlerden biri de sizdiniz hatta Sibel Can’la aynı dönemde yasaklandınız. Biliyorsunuz şu anda herkesin konuştuğu Aleyna Tilki’nin de başına benzer şeyler gelmişti. Aleyna hakkında düşünceleriniz neler?

Benim sahneye çıkışım yasaklanmadı. 18 yaş sınırı her zaman vardı ve öyle de olmalı zaten, reşit olmadan sahneye, iş hayatına atılmak doğru değil. Ben zaten kendi ailemin gözetiminde sahnedeydim, ablam hep yanımdaydı ama 18 yaşından sonra daha bilinçli şekilde meslek hayatına atılması daha doğru bence 18 yaş öncesi meslekte çıraklık gibi aslında, neyin nasıl olduğunu bilmesi, ortamlarda olup gözlemlemesi çok da kötü bir durum değil. Gelelim Aleyna’ya, Allah yolunu açık etsin. 18’inden sonra artık yürüdüğü yol ona aittir, geri mi gider ileri mi gider onun yaptıkları gösterecek, inşallah başarılı bir şekilde devam eder.


• Sahne alacağınız yerlerde kuliste üçlü priz, ütü masası ve çay istermişsiniz hep. Aslında bakıldığında olması gereken şeyler. Peki bazı sanatçıların kulisine koşu bandı, kadife koltuk gibi isteklerde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Duyunca şaşırıyor musunuz?

Bunu bizim ekipten kim söyledi size bilmiyorum ama enteresan bir bilgi olmuş sizin için (gülüyor) Koşu bandı, beyaz duvarlar en son Jennifer Lopez’in istekleri arasındaydı hatırlıyorum yani bu insanın kabulüyle ilgili bir durum, isteyen istediğini talep etmekte özgür. Benim bunları istememde bir mâna var, oteller uyumak için yapılmış yerler - sahne için hazırlanacak ışık yok dolayısıyla hazırlık için fazla ışık, kuaför için uzatma kablosu (ki fön için priz boyu yetişmiyor) , bir kere elbisemi kuru temizlemeye yolladım sahne öncesi elbise yanıp geldi ondan sonra ‘bundan sonra günahı sevabı bize ait olsun’ dedim ve hep ütü masası ve ütü istiyoruz. Bunlar çok da mâkul, ahlaklı ve sağlıklı istekler. Kadife koltuğa gelince de bilemem sahnede kullanan sanatçıları biliyorum, oturmak isteyebilirler, ayakları rahatsız olabilirler bunda da sakil bir şey yok. Vantilatör mesela o da önemli çünkü çok terliyoruz, performansı düşüren bir durum. Ama şu söylediklerinizden sonra bir istek listemi gözden geçirmek de fayda görmüyor değilim (gülüyor)


• Herkesten şunu duyuyorum “90’lar çok kıymetliydi, o dönemde çıkan hem şarkılar hem şarkıcılar özeldi.” diye. Şimdi dönüp baktığımızda kötü sesler, fast food şarkılar, algı operasyonları. Hatta bir söyleşinizde "Bu kadar eğitimi boş yere almışım, herkes şarkıcı oluyor, gündem yaratıyor." demişsiniz, “Ben kimlerle aynı işi yapıyorum” diyip rahatsızlık duyduğunuz anlar oluyor mu?

Hiç öyle bir şey olmuyor, ben kendim müziği sevdiğim ve öğrenmek istediğim için akademik kariyer yaptım. Kaldı ki benim bulunduğum mecralar hep müzikle ilgili kurumlardı, (İTÜ Konservatuar’ı, Sezen Aksu ve Onno Tunç orkestraları ) hepsini içinde ciddiyetle öğrenerek, bakarak, görerek hayatıma soktum. Şimdilerde mecralar ve meseleler başka ilerliyor zaten dijital platformlar ve sosyal ağlar o kadar başkalaştırdı ki meseleyi bu insanlarda şanslarını deniyorlar. Bugün bir Youtuber, herkesten çok daha fazla para kazanıyor asıl onu sormak lazım “Bu insanlar o paraları nasıl kazanıyorlar” diye. Biz 35 - 40 yıllık emeğe karşılık bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, “doğru yapma” ya çalışarak para kazanıyoruz ama bir Youtuber  atıyorum bir şey söylüyor, çok ciddi bir seyirci kitlesiyle büyük paralar kazanıyor yani bunları da soruşturmak gerek. E zaman böyle bir zaman, zaman sana uymayacaksa sen zamana uyacaksın deyip öyle değerlendirmek gerekiyor. Müzik benim ciddi bir aşkım, kendimi en iyi hissettiğim yer sahne üstü. Bunun için ömrümü vermişim, bütün gençliğimi müzik öğrenerek geçirmişim dolayısıyla olduğum yerden ve yaptığım işten çok mutluyum.



• Yine bir röportajınızda “Bu sektöre şimdi girsem başarılı olamam, herkes yırtık" demişsiniz. Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz? Eğer bugün Aşkın Nur Yengi çıksa, geri çekilir savaşmaz mıydı?

Doğru söylemişim, ben öyle yırtık bir kadın değilim ben ahlak değerleri yüksek bir kadınım. Mahçubiyet, çekinme duygusu yüksek biriyim. Sahnede özgüvenim çok yüksek ama dışarıda, özel hayatımda yırtık bir kadın değilim çekinirim utanırım kızarırım. Bu duygularımı da seviyorum, kaybetmediğim en güzel en saf duygularım. O yüzden şimdilerde albümüm, şarkılarım tutsun diye şekilden şekile girecek bir karakter değilim bunu anlatmak istedim. Bir şarkıyı güzel söylemek, iyi söylemek tek hedefim oldu, hırslarım da bu yöndeydi. Onun dışında “En iyi tiraj benim olsun” “En güzel klip benim olsun” hırsı yaşamadım, şimdi de olsa yaşamazdım kendimi tanıyorsam. Yalnız şunu da unutmayalım, en güzel duygular, aşklar, sahicilik yani insana ait tüm güzel duygular 90’larda yaşandı bu yüzden şu zamanı 90’larla kıyaslamak yanlış olur. Teknolojinin insanın önüne geçtiği bir dönemdeyiz ve duygular yerini başka şeylere bırakmaya devam edecek.

• Mehmet Erdem’le Harbiye Açık Hava’da sahne alacaksınız. Nasıl gelişti bu durum?

Ortak şarkımız çok güzel dönüşler aldı ve bu döneme denk geldiği için de gelen konser teklifini seve seve kabul ettik. Şimdi Eylül ayında bir albüm çıkarmış olsaydım şarkımız eskimiş olacak ve Harbiye’ye çıkmanın pek bir mantığı kalmayacaktı. Zaten her şey değiştiği için bu tarz yerlerde olmanın ayarı ve mantığı da değişti, farklı kimlikler, farklı beklentilerle girilebiliyor oraya yani tiraj kaygılarıyla değil isimler ve projeler giriyor. Tabi çok mutluyuz, Deniz Bank’ın konserimize verdiği destek ve sanata verdiği önemden dolayı. Umarım birçok markalarda bunu örnek alır ve sanata bu şekilde destek olur.


• Yeni albümünüzü dinleyiciler merakla bekliyor, aslında “Allah’tan Kork” albümün habercisi oldu. Sezen Aksu’nun dokunuşlarıyla hazırlanan bir albüm, bizi neler bekliyor? Ne zaman dinleyeceğiz?

Valla Sezen Abla’yla el sıkıştık kısmetse önümüzdeki kış döneminde çıkarmayı düşünüyoruz. Tabi elimizden geldiğince 90’ların sıcak duygularına sahip, “şarkı gibi şarkı” olmasına özen gösterdik. Yine birilerinin ruhuna, hatıralarına hizmet edebilecek ve arşiv niteliğinde olacak şarkıları bir araya getirmek istedik. Sezen Aksu ne güzel bestelemiş, Aşkın Nur Yengi ne güzel söylemiş diyebilecekleri bir şey olması için özen gösteriyoruz. Bizden beklenen: Sezen Abla’yla benim dostluğumuzdan oluşan farklı şarkılar, farklı melodiler. Bu bekleneni de bilerek, Sezen Abla’nın stüdyosunda, laboratuvar da çalışıyoruz. Acelemiz yok, içimize sindire sindire, ikna ola ola yapmaya gayret ediyoruz. Yarıladık inşallah bu yaz boyunca da tamamlayacağız. En kısa zamanda da dinleyicilerle buluşturacağız.

Yorumlar

Popüler Yayınlar