İNAN KIRDEMİR RÖPORTAJI | POP BİZDE




''HADİSE’YLE TÜRKİYE’DE BİR
 İLKİ BAŞARDIK''



Çok iyi bir stylist, işinde uzman.. Ayrıca birçok gence ilham olabilecek de ''hayallerinizin peşinden hiç durmadan koşun'' diyecek bir başarı hikayesi var.. Bir yandan müzik dünyasına da göz kırpan İnan, yeni şarkısının sözü ve müziğini kendi yazdı, ( uğradığı ihanetten kalan acının etkisiyle ) Ayrıca hepinizin de çok merak ettiği; Hadise ile işbirlikleri nasıl başladı, dünyaca ünlü markalara, Hadise'nin büyük bütçeler ödediği iddiası doğru mu diye aklınıza gelebilecek her şeyi sordum. Sohbetimizin kıvamı çok iyi, çayınız ve kahveniz hazırsa keyifli okumalar :)

• Yeni şarkın hayırlı olsun İnan, dinleyenler çok beğendi! Hemen konuya şarkının asıl hikayesiyle girmek istiyorum “Derin bir ihanetle sarsılan İnan” var şarkıda. O ihanet neydi, sana bunları yazdıran şey ne oldu?

2014 yılında, aldatıldığımı öğrendiğim anda yazdım Leyla Yakar Bizi’yi. Yükümü, acımı, kırgınlığımı hafifletmek için... Kendimle dertleştim. Bu dertleşme haliyle birlikte içinde beslediğin öfkenin, acının, hayal kırıklığının aktığını, hatta dönüştüğünü fark ediyorsun. Üstesinden gelemem, altından kalkamam, kendime yenik düşerim dediğin en uç noktalar bile hafifliyor, dengeleniyor böylece. Şarkıyı yazdıktan sonra ateşimin söndüğünü hissettim. Bir de baktım ihanet dediğimiz zehir bile arıtılabiliyormuş. Kişiler değil belki ama duygular anlaşılabiliyormuş, affedilebiliyormuş... Anlama çabamın yanı sıra çabuk tüketilen zamane aşklarına da ince bir sitem var bu şarkıda. Biraz da sorgulayalım istedim. Mecnun Leyla’sına kavuşamamışken bu herkese kavuşma telaşı niye? Bir kalp yetmiyor, bir aşk yetmiyor, bir ten yetmiyor hep daha fazlasına iştahlanıyor insan. İçerisinde yaşadığımız sistemin empoze ettiği, dayattığı tüketim baskısı ürünlerden duygulara geçiş yapmış durumda. Aşk, sevgi, mutluluk... Hepsi almalara doyamadığımız tişörtler, ayakkabılar, çantalar gibi... Bir kez giyiyor, hevesimizi alıyor ve yenisini istiyoruz. Bu durumda Mecnun gelsin vursun, Leyla da yaksın bizi. Haklarıdır!

• Açıkçası ilk gördüğümde şaşırdım, hem çok başarılı bir stylist, modanın kalbinde, bir yandan da hem şarkı söylüyor üstüne bir de şarkı sözü yazıp besteliyor! Müzik tarafı spontane mi gelişti senin için yoksa hep hayalinde var mıydı?

Ben de şaşırdım, ne yalan söyleyeyim.. :) Şaka bir yana müzik her zaman hayatımda ve hayallerimdeydi benim. Çocukluğumdan bu yana yazıp çiziyorum. 11 yaşında keman çalmaya başladım. Frankfurt’ta çeşitli Batı müziği korolarında şarkı söyledim.Kendimi bildim bileli günlük tutar gibi şarkı yazıyorum. İlk soruda da bahsettim, bu dertleşme hali çok kişisel bir durum. Gizli kalmış bir sandığı yeniden açmak gibi. Sır paylaşmak gibi... Bu nedenle iş paylaşmaya gelince önce bi soğuk ter döküyor insan ama paylaşmayı seçtiğim için mutluyum.


• Klibini izlemeyenler izlesin, çok dikkat çekici bir detay var. 90’lardan kalan bir kamerayla kasete kayıt ettiniz. İnsanlar hem dijital hem de nostaljik bir karma yaşadı bence izlerken. Senin fikrin miydi?

Benim fikrimdi, evet. Milano’da yaşayan yakın arkadaşım başarılı fotoğrafçı ve görsel yönetmen Doğukan Yılmaz ile hayata geçirdik bu fikri. Günümüzde tek bir başarı formülü, güzellik algısı ve popüler denklemler üzerinden yürüyen işler tedavülden kalmak üzere. Öyle şaşaalı, büyük prodüksiyonlara gerek yok. Benim için bütünlük önemli. Anlattığınız hikayeye eşlik edebilmeli, hikayenizi tamamlamalı yarattığınız görsel dünya... Anlatmak istediğiniz bir hikaye, iletmek istediğiniz bir mesaj varsa tabii! Leyla’ların Mecnun’ların özlemini duyarken son teknolojinin nimetlerinden yararlanmak önemsediğim o bütünlüğü sağlamayacaktı. Bu yüzden en sevdiğim, en tutkulu bulduğum ve en önemlisi özlediğim anıların olduğu şehirde, Milano’da çektik klibi. HD tutkunlarına tost makinasıyla çekilmiş gibi gelebilir belki ama genel olarak izlediklerimizin, gördüklerimizin alt metnini okumanın, araştırmanın ve sindirmeni tam zamanı. Özellikle bugünlerde buna çokça zamanımız var.

• Şimdi şu meseleye de gelmek istiyorum. Genç yaşta çok başarılı işlere imza attın ve şu anda Vogue, GQ dergilerinde editörlük yapıyorsun. Birçok kişiye ilham olabilmek adına hikayeni anlatır mısın? Kısaca şöyle sorayım bu noktaya gelmen kolay oldu mu?

Sevdiğiniz işi yapıyorsanız yaşadığınız zorluklar dahi ödül gibi geliyor, inan. Seda Domaniç yayın yönetmenliğindeki Vogue Türkiye’de yıllar önce stajyer olarak başladım bu işe. Yeri geldi valiz taşıdım,yeri geldi asistanlık yaptım derken devamı geldi. Kapak röportajları, kreatif direktörlük, imaj danışmanlığı ve moda editörlüğü... Editörlük kariyerimi Londra’ya taşımak ise kariyerimin dönüm noktası oldu. Neden Londra dersen, eğitim hayatımın çoğu İngiltere’de geçti benim. Liverpool Üniversitesi’nde Medya ve İletişim okudum. Yüksek lisansımı sanat yönetmenliği üzerine Londra’da, Central SantMartins’te yaptım. Koridorlarında dahilerin dolaştığı, yaratıcı beyinlerin durmadan fikir ürettiği bir hayal kurma laboratuvarı Central Saint Martins. Bana bildiklerimi unutmayı ve sıfırdan başlamayı öğretti. Bunu öğretirken de müthiş bir cesaret aşıladı. Modaya ve kreatif alanlara merkezinde, işin sahasında da nüfuz etmek de.. Ayrı bir vizyon sunmakla beraber eşsiz imkanlar sağladı tabii. Düşünsene Lady Gaga karşı masanda oturuyor, arkanda Victoria Beckham, iki masa ileride Karl Lagerfeld... Birlikte dünyanın en önemli moda ve yaratıcılık ödüllerini kutluyorsunuz, tanışıyorsunuz, sohbet ediyorsunuz. Katıldığınız moda haftalarında müthiş insanlarla bir araya geliyor ve yeni fikirlerle besleniyorsunuz. Bir yandan fazlasıyla parıltılı, bir yandan da zor ve sürekli bir sirkülasyonun içerisinde olan, hiç durmayan bir dünya... Yaratıcı sektörde çalışmanın ön koşulu hayal kurmak evet ama bu koşuldan daha etkili bir güç var: Cürret etmek. Bu yolda hayallerinizin önüne taş koyanlar için en büyük silahınız. Asla kaybetmeyin!






• Duyumlarıma göre çok koyu bir Sezen hayranıymış İnan :) Şarkılarını Sezen Aksu’ya dinletmek ve fikrini almak ister miydin? Ve bir Sezen Aksu şarkısı söylemek isteseydin o şarkı ne olurdu?

Açık koyu fark etmez hangimiz Sezen Aksu hayranı değiliz ki? Ben Sezen Aksu’yu Türkiye’nin en önemli özgürleşme sembollerinden biri olarak görüyorum. En başta bir kadın olarak açıkça dile getirdiği duygular için... Seni seviyorum” demeye çekinilen bir toplumda Geberiyorum aşkından”diye çığlık atabilmek çok kıymetli. Türk pop müziği ve dünya müziğine kattıklarını saymıyorum bile. Bu arada Sezen Hanım’ın stüdyosu StudioLonca’da kaydettik şarkıyı. Dinlettim ve fikrini aldım tabii. Söylemek istediğim Sezen Aksu şarkısına gelirsek... Seçmek zor! 

• Asıl çok merak edilen konulardan birini sormak istiyorum. Açıkçası benim gözümde Hadise’nin kariyerinde “tarz” olarak “İnan öncesi” ve “İnan sonrası” var. Onun için seçtiğin kostümler, giydiği parçalar son dönemlerde en çok konuşulan ve tartışılan styling’lerin arasında başı çekti. Hadise’yle nasıl çalışmaya başladınız?

Uzun yıllardır Londra'da yaşayan ve moda sektöründe aktif şekilde yer alan biri olarak Türkiye'den global markalarla iş birliği yapabilecek bir yıldızın bugüne kadar çıkmamış olması içimde kanayan bir yaraydı :) Nedenini sayfalarca açıklayabilirim ama özetle kendi değerlerimize yeterince sahip çıkmamamızla alakalı olduğunu düşünüyorum.. Bu konuyu moda markalarının global PR direktörleriyle de sıkça gündeme getiriyoruz. Çoğu yakın arkadaşım... Bunu bir onur meselesi haline getirdim, bu misyonu üstlendim, bayrağı elime aldım ve bu öncülüğü Hadise ile gerçekleştirmek istedim. Hadise bu global profile çok uygun bir isim. Türkiye sınırlarını aşan sanatının yanı sıra, kadın haklarına dair söylemleri, kadın-erkek eşitliğini savunması, global kişiliği ve feminist duruşu bu iş birliklerini gerçekleştirmek için güçlü nitelikler. Zira global markalar popülerliğin dışında bu hassasiyetleri çok önemsiyor. Bu köprüleri sağlamış olmaktan dolayı çok mutluyum.Hem çok kıymetli bir dostluğumuz oldu, hem de Türkiye’de bir ilki başardık...

• Şu konuya da açıklık getirmeni isterim. Birçok gazetede, (Ki bende yayınlıyorum) Hadise’nin, giydiği Gucci, Versace gibi markalar üzerinden ciddi rakamlar harcadığı konuşuluyor ama aslında öyle değilmiş. Olayın kahramanı olarak, gerçek nedir senden öğrenelim?

Birinci ağızdan yeniden açıklayayım o halde: Dolce Gabbana’dan Fendi’ye, birçok yüksek moda markasının Celebrity ve VIP departmanından onaylı Hadise. Asıl başarımız işte bu! Yani markalar onu giydiriyor.

• Şarkında Hadise’nin de backvokal yapması inanılmaz güzel olmuş. Hadise’den mi geldi teklif, sen mi istedin yer almasını? Asıl merak edilende şu, Hadise bir İnan Kırdemir şarkısı seslendirecek mi?

O kadar doğaçlama bir şekilde gelişti ki... Toplantılarımızın olduğu yoğun bir gündü. Akşam şarkının son okumalarını yapmak için stüdyoya geçecektim, birlikte geçmeye karar verdik. Bu süreçte heyecanıma ortak olmak için benimle birlikte geldi Hadise’m. Okuma odasında biraz gerildiğimi hissetmiş olacak ki bir kulaklık rica etti ve şarkıya kalbinden geldiği gibi eşlik etti. Hadise olarak değil kıymetli bir dost olarak oradaydı yani. Bu yüzden ben back vokal yerine dost vokali demeyi tercih ediyorum :) Zaten benim yazdığım bütün şarkılar onun sayılır. Gönlünden geçerse neden olmasın...




• Şöyle bir durum var, birçok köşe yazarı, eğlence ve moda dünyasında yer almış isimler müziğe doğru kaydılar ama çoğu başarısız oldu. Daha doğrusu dinleyiciler pek konumlandıramadı. Senin vitrinin çok başarılı, şarkı seçimin - fotoğrafların - klibin gayet iyi. Bu yolda ilerlemek istiyor musun, yoksa “Bana bir anı kalsın” diye düşünerek mi yaptın?

Şanslıyız, birçok mesleği aynı anda yapabileceğimiz bir devirde yaşıyoruz. Kalem tutarken de, şarkı yazarken de, şarkı söylerken de, imaj yaratırken de üretiyoruz. Ben yaptığım işleri birbirinden ayrı tutmuyorum. Günün sonunda hikaye anlatıyorum. Anlattığım hikayelere şarkılar eklendi sadece.Anılar güzel, anılar değerli ama bu yolculuk bir anıdan daha fazlası benim için. Umarım daha çok anılar biriktiririm müzikle...


• Eminim ki Türkiye’den şu anda birçok isim Hadise ile çalışmaya başladıktan sonra büyük tekliflerle geliyorlardır sana. Senin çalışma prensibin neler? Dünyadan çalışmak istediğin yıldızlar var mı? 

Biz Hadise’yle (2018 yılında, Altın Kelebek’te giydiği şapkalı Diorkombinini saymazsak) tanıştıktan 1 yıl sonra profesyonel anlamda çalışmaya başladık. Bunun altını özellikle çiziyorum çünkü styling dediğimiz şey kıyafet seçmekle veya bir ünlüyü giydirmekle sınırlı değil. Asıl mesele hikaye yaratmak. Bu hikayeyi yaratırken çalıştığınız isimle birbirinizi çok iyi tanımanız, tamamlamanız lazım. Neye güldüğünü, neye ağladığını, nasıl oturduğunu, nasıl kalktığını... Dünya starlarının stylist’leriyle yakın dost olmaları bu yüzden asla tesadüf değil. Bir de her tasarımın, her koleksiyonun ayrı bir mesajı, öyküsü var. Kendi işimde kıyafetleri salt şıklık sağlayan bir araca indirgemeyi doğru bulmuyorum ben. Şık ve rüküş tanımlarının geçerliliğini yitirdiğini düşünüyorum. Özellikle pop starların şık ve rüküş olmaktan daha değerli misyonları var. Kıyafet tercihleriyle bir mesaj verebilmeli, bir tartışma platformu yaratabilmeli ve kimliklerini tamamlayabilmeliler. Bu vizyonu paylaşan herkesle çalışabilirim.


• Çok teşekkür ederim, sanıyorum şarkınla beraber yaptığın ilk röportajlardan. Bundan dolayı da ayrı mutluyum, umarım keyifli bir sohbet olmuştur. Son olarak “Leyla Yakar Biziyi dinleyen ve seni yakından takip edenlere neler söylemek istersin?

Asıl ben teşekkür ederim. İçerisinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreçte anlatmak, konuşmak, paylaşmak ve biraz ‘Leyla’ olmak iyi geldi! Her şeye rağmen üretmek, hayal kurmak, yazmak, çizmek ve söylemek şart. Ben öyle yaptım, yapıyorum... Umarım size de iyi gelmiştir.Yeni dünyada Leyla’ların, Mecnun’ların geri gelmesi ve her şeyin daha hakiki olması dileğimle... Bir sonraki şarkımda görüşmek üzere!


Yorumlar

Popüler Yayınlar