BURAY RÖPORTAJI | KEHANET | POP BİZDE


KÖTÜ DUYGULARI, ŞARKI 
SÖYLERKEN BİR ŞEKİLDE 
KUSUYORUM



• Birinci albümün yayınlandı çok ses getirdi, ikinci albümün yayınlandı o da çok sevildi. İki başarılı albümün sonucunda şimdi üçüncü albümün “Kehanet” i yayınlıyorsun. İki iyi albümün sonunda beklentiler gittikçe yükseliyor, bunun zorluğunu ve endişesini yaşadın mı bu dönemde “Bu sefer de dinleyip sevecekler mi?” diye?

Başından beri hiçbir şüphemiz olmadı. Çünkü biz bestelerimizi insanlar beğenecek mi, insanların hoşuna gidecek mi, günümüz modasına uygun mu, diye düşünerek yapmıyoruz. Sadece kendi hikayelerimizi anlatmaya çalışıyoruz. En doğal en samimi şekilde. Dinleyicilerimiz de içinden kendi yaşadıkları duyguları alıyorlar, benimsiyorlar. Bir müzisyenin zaten yaşamak istediği en güzel duygu bu. İnsanlara birşeyleri hatırlatmak, hislerine dokunmak.

• “Müzik yoldaşım” dediğin Gözde Ançel’le çok güzel şarkılar yapıyorsunuz, bu tarz müzikal birliktelikler bir süre sonra bitiyor. “Enerjimiz bitti, heyecan kalmadı” gibi şeyler söyleniyor. Gözde’yle müzikal işbirliğiniz bitse Buray için ne olurdu? Yola tek başına devam edebilir miydi?

Hikayenin hiç bu tarafını düşünmedim. Enerjimizin bitmesi heyecanımızın tükenmesi gibi bir şey de söz konusu olamaz. Çünkü ikimiz de kuluçkadaki tavuk misali sürekli üreten insanlarız. Kendimizi her zaman yenilerken, geriye dönüp eleştirerek, hep bir öncekinden daha iyisini yapmaya, yaratmaya çalışıyoruz. Ben Gözde’nin tekrar eden kalıplarını açmaya, genişletmeye çalışırken, Gözde benim klişeleşmiş melodilerimi geliştiriyor. Her yeni şarkıda birbirimizi daha iyi tanırken, yeni boyutlara, armonilere, denenmemiş ritimlere doğru yola çıkıyoruz. 

• Aslında ilk albümün de “Sen Sevda Mısın” şarkısı repertuar da 7.sıradaymış ve büyük etki yaratacağı düşünülmüyormuş ama gel gör ki, o yılın en çok dinlenen şarkılarından biri oldu. Eskiden tahmin edilirdi az çok hangi şarkının patlayıp, patlamayacağı. Artık tahmin edemiyor muyuz? Hiç ummadığımız şarkılar mı hit oluyor?

Böyle bir durum var maalesef. Bazen dinleyecilerin hangi notada heyecanlanıp hangi şarkının ruhunu benimseyeceğini önceden kestiremiyoruz. O yüzden biz kendi ruhumuzu katarken %100 samimiyet ve doğallık ayarına göre şarkılarımızı yargılıyoruz. Bizim içimize sindiyse albüme girme hakkını kazanmıştır. Bize düşen tek söz “her şarkı kaderini yaşasın”.






• Gencinden yaşlısına seni insanlar çok samimi, çok içten buldular Türkiye’de. Hem şarkıların, hem konuşmaların, duruşun sevildi. Ailemizin çocuğu gibi oldun, bunu neye bağlıyorsun? Bu kadar kısa sürede sevilmenin sırrı sadece iyi şarkı yapmak olmamalı, sence?

Huzurlu ve iyi bir aileden gelmem, mutlu bir çocukluk yaşamam bunun cevabı olabilir sanki. Mutlu ve hayatın keyfini çıkaran bir insanım. Psikolojim çok güçlüdür ve kolay kolay bozulmaz. Beni sinirli, endişeli, agresif gören biri pek olmamıştır çevremde. Sanırım o kötü duyguları (nefreti, şiddeti, negatif duyguları) şarkı söylerken kusuyorum bişekilde. Hayatımda hiç bir travma veya beni nefrete itecek dramlar da yaşamadım. Yaşadıysam da işin hep pozitif yanını görmeye çalışmışımdır. Çoğu zaman yüzümdeki gülümsemeyi kontrol edemem. Kaslar kendiliğinden çalışır.

• Senin konserlerde “kırmızı ayakkabı” totemin var. Hatta fanlarında, konserlerinde kırmızı ayakkabı giyip geliyorlar. Bu totemin sebebi ne? Sahneye çıkmadan 1 dakika önce o ayakkabılar yırtılırsa ve giyemezsen ne olur?
Bunun hiçbir sebebi yok aslında. Sadece bana verdiği güven ve neşe duygusu var. Küçüklükten beri kırmızı ayakkabıya zaafım var. Bana uğur getirdiğine inanıyorum. Annem bile küçükken bana kırmızı ayakkabı giydirirmiş. Hatta bir keresinde kırmızı ayakkabı giyemediğim bir konserde binbir türlü teknik arızalar yaşadık. Ve bu olaydan sonra uğuruna gerçekten %100 inanmaya başladım.

• Hem yurt içinde hem yurt dışında en çok festivallere giden isimlerden biri de sensin. Bu kadar yoğun çalışan birinin özel hayatı nasıl oluyor? Daha doğrusu şöyle sormalıyım, Buray’ın aşka ayıracak zamanı var mı?
İki yıl önce eski eşimle yollarımızı ayırmıştık. O günden sonra kariyerimdeki bu çıkış yüzünden aşka hiç vakit ayıramadığım doğrudur. Öyle yoğun çalışıyoruz ki bazen ayda 20 konser yaptığımız oluyor. Kalan boş günlerde stüdyo ve beste üretim çalışmalarında oluyorum. Özel hayatımı boşverin dostlarımla ailemle vakit geçirecek zaman bulamıyordum. Şimdi üçüncü albümün tamamlanmasıyla ve kış mevsiminin gelip, festivallerin, konserlerin de azalmasıyla, sanırım birazcık sosyalleşmeye vakit bulacağım gibi görünüyor. Aşkı zaten arayıp bulamazsın. Doğru anda o gelip seni bulur. Ama kapıları da kapalı tutmamak lazım. Yeni yeni insanlarla tanışıp doğru insanı aramanın hiçbir günahı yok. 





• Bu albümde rap dünyasından Kezzo ile “Haykırasım Var” şarkında düet yaptın. Son dönemlerde Türkçe pop müziğin önüne geçen ve tüm dijital platformlarda en çok dinlenen tarz olarak görülen “Rap” i nasıl değerlendiriyorsun? Seni endişelendiriyor mu? 

Rap müziğini oldum olası severim. Dahice ritmik vokal teknikleri var ve edebiyat olarak pop müziğinden daha komplike. Türkiye’de yükselen bir trend olduğunu görmek beni mutlu ediyor (her ne kadar da benim tarzım dışında bir müzik olsa da)

• Aslında çok genç yaşlarda müzik yapmaya başladın, 22 yaşında ailenin yanından ayrıldın İspanya, Avustralya olmak üzere birçok ülkeyi gezdin. Peki, şu an sorsam Buray’a, “İyi ki şu zamanda müzik dünyasına girmişim” mi diyor yoksa “Neden bu kadarbeklemişim, keşke 22 yaşında yapsaydım mı?” diyor, neden?

22 yaşında albüm yapmış olsaydım belki de bu başarıyı elde edemezdim. Hatta belki de hazır hissetmediğim için motivasyonumu kaybedip belki de bu işle uğraşmazdım bile. 22 yaşından otuzlu yaşlara kadar dünyayı gezme, keşfetme isteğim, maceraperest yaşam stilim çok daha ağır bastı. Bir şekilde beni Avustralya’ya üfleyen rüzgâr Gözde Ançel ile tanışmama vesile oldu. 30. doğumgünümde bu dünyaya kalıcı bir şey bırakma içgüdüsü bastırmaya başlayınca doğru takımla ve doğru duygularla daha olgun ve tecrübeli bir Buray olarak albüm yapmaya karar verdim. En doğru şeyi yaptım.

• Eskiden Tarkan’ın, Mustafa Sandal’ın, Gökhan Özen’in fanları evlendiklerinde çok sinirlenmiş, ikiye bölünmüşlerdi. Bir sanatçının evlenmesi, fanlar tarafından çok tepki görüyordu. Son dönemlerin en sevilen isimlerinden biri olarak, böyle bir şeyin içinde olsan ne yapardın? Fanlarını kaybetmeyi göze alır mıydın aşk için? 

Ben evliliğin bu meslekle çakıştığını ve başka bir insana bağlanınca kariyerime yeterince odaklanamayacağımı düşünüyorum. Hele hele yükselen çıkış döneminde (çıkıştan itibaren 5-6 yıl) hiçbir ciddi ilişkinin yürümeyeceğine inanıyorum. Magazin haberlerine de bakarsanız evliliğini yürütebilen meşhur sanatçılar az. On yıl kariyerlerinde başarılı bir dönem geçirdikten sonra ciddi ilişkiye imza atan insanlardır. Geri kalan magazin haberleri de evlenenlerin boşanma haberlerinden ve başarısız ilişkilerinden ibarettir. 





• Gözde ile yaptığın şarkıları, Ziynet Sali, Ferhat Göçer, Demet Akalın gibi isimler seslendirdi. Şarkı vermeye devam edecek misiniz? Kimlerden duyacağız şarkılarınızı?

12 şarkılık kendi albümü tamamladım. Benim ruhuma yakışan şarkılarımızı kaydedip albümümde kullandım. Şimdi ileriki süreçte başka sanatçılara beste verme vakti var. Gözde ile durmadan ürettiğimiz yeni şarkılar, diğer sanatçı arkadaşlarım ve dostlarımın sesinden de çok güzel tınlayacak gibi görünüyor. 

• Tüm konserlerin canlı fakat hiçbir konserine back-vokal götürmüyormuşsun, bunun sebebi ne? Diğer sanatçılardan bir değil, üç tane de götüren var. Sesine ve sahnene güvendiğin için mi sebebi ne?

Dinleyicilerime güveniyorum. Senelerce konservatuvarda koro ve orkestra yönetimi dersleri aldım. Dinleyicileri koordine edip onlara da şarkı söyleterek interaktif program yapmaya bayılıyorum. Düşünsenize 30.000, 40.000 kişinin vokalleriyle benim orkestrama eşlik ettiğini? Bütün şehir yankılanıyor! Böyle bir zevk olamaz.

• Baban çok kıymetli bir Türk Halk Müziği sanatçısı Turgay Salim. Bu albümde, sizin bir düet yapmanızı bekliyordum “Baba-oğul” ama göremedim. Var mı böyle bir plan? Babana böyle bir teklif götürdün mü? 

Aslında var. Bestesi veya vokaliyle değilse bile bağlamasıyla bana eşlik etti. Albümde üç numaralı “Kabahat Bende” şarkısının solo bölümünde babam Turgay Salim’in imzası var. Hatta çok ısrar edersem klipte bile oynatabilirim. Öyle birşeye ikna edersem hatta bizim için unutulmaz bir hatıra olur.



• Albümün hayırlı olsun, çok dinlensin. Çok teşekkür ederim lokum sesli adam, bu röportaj için. Son olarak bu albümün ismi neden “Kehanet” ve diğer albümlerinde ki gibi bol klip çekecek misin şarkılarına?

Gönül ister ki 12 şarkımın 12sine de klip çekelim. Ama tabii ki bu ileriye dönük planı dinleyicinin zevki, Türkiye’nin gündemi ve finansal gidişat belirleyecektir.

Çok teşekkür ederim. Benim için bir zevktti. Başarılı yayınlar dilerim.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar