KALBEN RÖPORTAJI | POP BİZDE
• Sana sorular hazırlamaya başlarken, “Yara” şarkını dinliyordum.
Aklıma şu soru geldi: 9 - 10 yıl içerisinde sevdiğin insanları, sevdiğin
özelliklerini, sevdiğin eşyaları ve evini kaybettin. E haliyle bunlar sende bir
“Yara” açtı. Peki, Kalben bu yaraları nasıl onarıp, kapattı?
Yaralarımı birer açık defter olarak görüyorum. Ne çocukluktan
kalanlar ne yeni gelenler tamamen onarılmış durumda. Geçmişle, deneyimlerle,
insanların hayaletleriyle barış sağlamak için müzikten ve müzik sayesinde
kurduğumuz büyük ailemizden destek alıyorum. Şanslıyım çünkü her zaman yanımda
olan şarkılar var, dostlar var. Hangi halde olursam olayım, dürüst
davranabildiğim; gösteriş yapmak yahut karşısında özümü gizlemek zorunda
kalmadığım bir çevrem var. Tuhaf iç kıyılmaları yaratan, bir türlü içime
sindiremediğim insanlardan uzak duruyorum bir zamandır. Net olarak bu kararı
aldığımdan beri de yaralarıma başarısızlık, beceriksizlik, kırgınlık, yorgunluk
gözüyle bakmıyorum. Hediyelerim onlar benim. Üstelik ortak yaralarımızdan
bahsedince yabancılık kalmıyor aramızda. Utanç, yalnızlık, sahipsizlik
kalmıyor. Iyi ki yaralarım var ki yaraları olan insanları görüyor ve dertlerini
anlama şansına erişebiliyorum. Ah, şarkıyı sevmene de çok sevindim.
(gülüşmeler)
• Konserlerinin güzelliği herkesin dilinde :) Ama konserlerinin
arasına mutlaka 1 gün ara vermeye dikkat ediyormuşsun. Nedeni ise aynı yüksek
enerji ve mutlulukla seyirciyi karşılamak. Bu bana çok ilginç geldi çünkü
herkes para kazanmanın derdinde; kim eğlenmiş, kim memnun kalmış pek de
umurlarında değil. Bu konuda, diğerlerinden farklı ve hassas
davranabiliyorsun?
Iki gün üst üste konser yapıyoruz. Bazen bu sayı üçe de çıkıyor.
Her konserde her şeyimle orada olmayı ve tüm enerjimi, sevgimi, hikayelerimi
paylaşmayı tercih ediyorum. Müzik yoluna çıkalı 4 sene oldu ve bu maceranın
uzun sürmesi dileğim. Bunu istediğim için bir anda tüketmek zaten anlamsız
olurdu maddi ve manevi açıdan. Keza, ilk albümün başlangıç turnelerinde yorucu
rotalar, sağlığım düşünülmeden oluşturulmuş planlar ve başkalarının maddi
hırslarının sırtıma yüklenmesi sebebiyle canım sıkılmıştı. Bir daha en sevdiğim
şeyi yaparken ve sevdiğim insanlarla buluşurken canımın sıkılmasına izin
vermemeye özen gösteriyorum. Biz, ekipçe sade bir hikaye anlatıcılığı
yapıyoruz. Birlikte çalıştığım müzisyenler sahnede her konserde tam performans
sergiliyorlar. Başka türlü olan, işi ile özel hayatında olanları ayıramayan
herkesi uğurladık ve böyle çekirdek bir aile gibi devam ediyoruz. Açıkçası
paranın değil, huzurun ve rahatlığın peşinde olmayı ölümlü dünyada daha
mantıklı buluyorum.
• İlk albümün çıkmadan önce sosyal medya hesaplarından ve
SoundCloud’dan en saf halleriyle paylaşmıştın, haliyle şarkılar duyulmuş, çok
sevişmişti. Ancak ikinci albümünde hiç bilinmeyen şarkı daha çok. Bu seni hiç
endişelendirmedi mi?
İlk albüm bir anda ortaya dökülüverdi. Gitarım olmadan şarkı
söyleyeceğimi bile kayıt sırasında öğrendim ve ilk kez gitarsız söylediğimde
bana tuhaf geldiğini de çok net hatırlıyorum. Şarkıların özlerine saygısızlık
etmemeye özen gösterebildim sadece o albümde. Ikinci albümde de ilk albümde
olduğu gibi benim eskiden yazdığım şarkılar var. Mesela, Kuşlar 10 yaşında bu
sene. Ilk albümü kaydederken turnelerde ve kendi içime çekildiğim zamanlarda
yazdığım şarkılar da mozaiği tamamlıyorlar. Şarkıları tamamladığım ve
konserlerde daha fazla şarkıyı birlikte söylemek istediğim için beklemeyi
anlamsız buldum ve ilk albümün üstünden çok zaman geçmeden ikinci albümü de
tamamlayıp dinleyenlerin beğenisine sunmaktan çekinmeme sebeplerimden biri
buydu. Nitekim, Sonsuza Kadar birinci yaşını doldurmak üzere ve biz tüm albümü
bağır çağır hep birlikte söylüyoruz konserlerde. Hesap yapmadan ilerlediğim ve
içimden geldiği gibi davrandığım için mutluyum. Öyle güzel dinliyorlar ve
seviyorlar ki, başka türlüsünü düşünemezdim.
• Şarkılarınla insanların hayatlarına dokunuyorsun. Bir çok
hikayeden besleniyorsun ve yer veriyorsun şarkılarında. Mesela son albümünden
“İnsanlar” şarkında hiç tanımadığın ancak bir tebessümüyle bile seni mutlu eden
insanlardan bahsediyorsun. Son aylarda canımız çok sıkıldı, yüzlerce kadın ve
çocuk katledilerek öldürüldü ülkemizde. Şiddetin, tecavüzün kol gezdiği şu
günlerde bu konuya değinecek ve bir şarkı yapacak mısın? Bu konuda duygularını
da çok merak ediyorum!
Ateşböcekleri, Yara, Sonsuza Kadar, Derdimin Çiçeği ve Efendi tam
da bu karanlığın içinden doğmuş ve sisteme, insanı insane düşüren tüm olgulara,
şiddete, sömürüye karşı duran şarkılar bana göre. Üçüncü albümde de elbette
mutsuz ve rahatsız eden, dert olan, kanımı donduran gerçekleri gördüğümce,
hissettiğimce anlatmaya devam edeceğim. Müziğin içinde karanlık her şeyin
dönüştüğüne, insanların tüm farklarına karşın müzikle bir araya geldiğine inanıyorum.
Bir aşk şarkısında da özgürlükten, eşitlikten, adaletten, mülk olarak değil
insan olarak sevmekten bahsedebiliyorum. Belki de bu sebeplerden, doğrudan
mesaj kaygım hiç olmuyor
• Hiçbir araya gelmedik ama hem radyoda hem de televizyonda
senin sohbetini dinlemek ve izlemek bana da anneme de babama da çok iyi geliyor
:) Her sohbetinde hızlı hızlı konuşmalarınla, heyecanlı, enerjik, pozitif
duygularını hissedebiliyoruz. Bu bence sende “Her ne olursa olsun 32
dişini gösterip, daima gülümsemelisin tatlım.” gibi bir Starlık itemi
değil. Bu heyecanın ve enerjinin birgün biteceğini düşünüyor musun?
Bizi ailece dinleyen yahut kendi dinlemese bile sevdikleri için
dinleyen her güzel insana bu soru vesilesiyle selam gönderiyorum. Heyecan ve
enerji biterse uzak kalırım. Yeniden iyi hissedene kadar da görünmez olurum.
Bizde bu aşk varken dilerim öyle bir talihsizlik hiç yaşanmasın da dolu dolu
müzik paylaşalım. Ayrıca, ulaşılmaz starlar hala ulaşılmazlar ve onlar öyle
mutlularsa, rahatlarsa ne ala. Ben star olmak için değil, gitar çalıp
hikayelerimi anlatmak ve paylaşmak için buradayım. Bunun anlamsızlaştığını
görürsem arkadaşlara evde gitar çalarım artık. (gülüşmeler)
• Üçüncü albümün şarkıları da hazırmış! Sanıyorum ki, 2019
yılının sonbahar aylarında dinleyebileceğiz. Peki o albümde nasıl mesajlar
vereceksin, bizi neler bekliyor? Bir Cem Adrian sürprizi olur mu?
Cem’le albüme kalmadan yaptık sürprizi, dayanamadık.
(gülüşmeler) Bu söyleşimizi okurken merak edenler, belki fonda yeni şarkımız
çalıyor olacak. Üçüncü albümde de sevdiğim insanlarla çalışmak istiyorum.
Şimdiden çıtlattım hatta bazılarına, heyecanlandık birlikte. Grupla da demolar
üzerinde çalışmaya başladık. Konserlerde müziğe ve dost yüzlerindeki
gülümsemelere, konserlerden kalan zamanda da yeni müziğin coşkusuna
kapılıyoruz.
• Hayata bu kadar güzel bakan bir kadın cevaplayabilir bence bu
soruyu. Sende görüyorsundur, sosyal medyada çok kötü ruhlu, iğrenç cümleler
sarf eden, kalp kıran tonlarca insan var. Nasıl bu kadar kötü olabiliyoruz?
Bunun adı sevgisizlik mi ne Kalben?
Çocukluktan beri hep tehdit altında büyüyoruz. Terör,
dolandırıcılık, riya, tecavüz, ekonomik kriz, işsizlik, eğitim sorunları… Daha
ufacıkken öğreniyoruz bunları. Odalara, evlere, okullara, sınıflara, zümrelere
sıkışıyoruz. Hiçbir yerde kendimiz olamıyoruz doya doya. Korkuyoruz.
Dışlanmaktan, yalnız kalmaktan, tuhaf görülmekten, dalga unsuru olmaktan…
Bazılarımız sokağa çıkmaktan, topluma karışmaktan dahi korkmak zorunda. Öyle
dışardalar çünkü, öyle öteki etmişiz o insanları. Tüm bu kötülük kanımıza
işliyor bence. Her birimizin iyi ve temiz niyetlerinin içine bir şeytanın sesi
de karışıyor ister istemez. Zor bir yer burası. Herkesin kurduğu hayat kadar
büyük dertleri, endişeleri, kaygıları, belirsizlikleri var. Bir anda gündem
değişebiliyor, planlar yerle bir olabiliyor, akan su durabiliyor. Tüm bu “denk
geldik de yaşıyoruz” halinde, birbirimize gerçekten anlayış gösterebileceğimiz
nadir ortamlardan birini de o şeytanın sesine kurban ediyoruz ne yazıktır ki.
Farklı düşünen, görünen, hisseden her insanın ortak noktalarını, umutlarını,
dertlerini ve yaralarını keşfedebileceği bir alan bence sosyal medya. Ne kadar
geniş de bir terim ama sosyal medya işte! Orada bizi ezen, kıran, yok eden her
şeyi kusuyoruz şimdi. Belki bir süre sonra kusmaktan bıkar ve gerçekten
konuşmaya başlarız.
• Bu röportajı okuyacak onlarca genç olacak eminim ki. Ailesinin
beklentisini karşılamaya çalışan, başarının tek ölçütünün iyi bir üniversite,
iyi bir diploma olduğuna, çok para kazanmanın iyi bir hayat getireceğine inanan
gençlerle dolu. Gençlere neler demek istersin, asıl başarı ve mutluluk
nedir?
Annem “diploman olsun da ne istersen yaparsın kızım” derdi bana.
Bu ülkede çocuk yetiştirmenin zorlu bir iş olduğundan eminim şimdi. Yakın
dostlarımın çocuklarını büyütürken karşılaştıkları engelleri, zorlukları ve
hatta imkansızlıkları gördükçe daha da derinlemesine kavrıyorum bazı
endişelerin doğuş hikayelerini. Ailelerimizin bizim katı köşeleri ve sağlam
kökleri olan meslekler edinmemizi istemeleri çok doğal. Maaşsız, sigortasız, aç
ve sağlığımızdan olmuş halde çaresiz yaşadığımızı düşünmek bile annelerimizin,
babalarımızın kanını donduruyordur eminim. İnsan, çocukları için yaşıyor ve
bizler de annelerimizi, babalarımızı mutlu etmek, onurlandırmak istiyoruz ne
kadar havalı ve bağımsız olsak da. Bir yerimiz istiyor bunu. En sevdiğim
insanları onurlandırmak için yaptıklarımdan hiç pişman olmadım ama o, ben
değildim. Rahat değildim. Özgür nefes alamıyordum. Sinirliydim. Köksüzdüm.
Sabah dokuz akşam altı yerim yurdum belli bir hayat yaşarken düzenli ve korunmuş
görünsem de avare ve mutsuzdum. Müzikle bir çember çizdim etrafıma kumun
üzerinde. Çıplak ayak yürümeye başladım. Yaz güneşinden tat alabildim, bir
öğlen vakti fatura ödemek için kimseden izin almama gerek kalmadan bankaya
gidebildim ve banka sırası umrumda olmadı. Müzik dinledim bankada. Bana bazı
günleri, gündüzleri, tatilleri veren bir işim oldu. Kazandığım paradan bağımsız
olarak tatmin eden bir işim oldu. Ekmeğimi paylaştığım insanları seçebildiğim
ve kalbimi kıranları uzağımda tutmak için çabaladığım bir işim oldu. Bugüne
kadar yaşadıklarımdan bende kalanlara dair izleri takip edebildiğime çok
seviniyorum. Okuduğum okullar, girdiğim işler, istifalar, işsizlikler… Her biri
çok güzel. Iyi ki ailemi de dinlemişim, sevdiğim sesleri de takip etmişim,
kitap da okumuşum, enstrüman da çalmışım, resim de yapmışım, fotoğraf da
çekmişim, hiçbir şey yapmadan oturduğum günlere de iyi ki. Hepimizin kendi
olmaktan çekinmediği bir yolda yürümesini diliyorum. Dürüst ve rahat bir yolda.
• “Birileri rujuyla çok mutlu, onlarla gurur duyuyorum ama bana
ruj sürersek olma.” demişsin. Kendine haksızlık ettiğini düşünmüyor musun?
Nadiren ruj sürüyorum ve hoşuma gidiyor ama hep sürmüyorum.
Alışkanlık edinmemişim. Allığı çok severim mesela. Bir de kaşlarım Atatürk
gibi, onları da tarayıp düzeltmeden çıkmıyorum sokağa (gülüşmeler) Seviyorum
kalın kaşlarımı, uzun ince ayaklarımı, diz kapaklarımı, dudaklarımı ve
gözlerimi. Gözlerimin görmesine yardım eden gözlüklerimi de seviyorum. Kendimi
olduğum gibi seviyorum işte. Ne yapayım, bana verilen beden bu ve de harika
çünkü hayattayım. Sanırım ruj ve gözlük fazla geliyor bana (gülüşmeler)
• Artık, sen de çok iyi biliyorsun, bir günde bir şarkıyla
popüler olabiliyorsun. Günlerce seni sosyal medyada yere göğe sığdıramıyorlar,
paylaşımlar, güzellemeler ardı arkası kesilmiyor. Sonra o etkiyi kaybediyor,
ikinci şarkısında istediği etkiyi alamayınca tak yerdesin! Bu durumu
nasıl değerlendiriyorsun, çok yükseklere çıkmak ürkütücü mü senin için?
Konserlerde çok güzel insanlar görüyorum. Bugüne kadar birkaç
kişiden garip elektrik almışımdır sanırım onbinlerce candan insan arasında.
Onların da günahını almak istemiyorum, belki garip bir gündü, belki Merkür
geriliyordu, belki dolunay vardı, belki ülke kaostaydı ve de etkilenmiştik.
Demem o ki, çok şanslıyım. Nereye çıkarsam çıkayım, nereye inersem ineyim güzel
insanlarla karşılaşacağıma inanıyorum artık. Düşündüğümden çok daha fazla
dürüst, korkusuz ve sevgi dolu insan var. Sayelerinde korkularımla yüzleşiyorum
ve ürkmüyorum artık.
• Çok ama çok teşekkürler, ben çok memnun oldum soruları
hazırlarken büyük keyif aldım. Eminim insanlara da büyük farkındalıklar
yaratacak bir söyleşi olacak. Son olarak, hani insan bir sene önceki aklını ve düşüncelerini
bile beğenmezmiş ya, 1 sene önceki Kalben’e bir şeyler söyleme hakkın olsa
neler derdin?
Hayat akar, sen her şeyin şarkısını söylemeye devam et, derdim.
Ben de çok mutluyum. Tüm okuyan gözlere öpücükler ve sevgiler. Yine buluşmak
dileğiyle, konsere de bekliyorum <3

Yorumlar
Yorum Gönder