MURAT CEYLAN WİSH RÖPORTAJI | POP BİZDE



SİZ EĞER FARKLI BİR ŞEY YAPIYORSANIZ; SİZİ ELEŞTİREN KESİM İÇİN HİÇBİR ZAMAN YETERLİ OLMUYORSUNUZ AMA ONLARIN ALIŞTIĞI ŞEYİ VERİRSENİZ DE BU SEFER STAR OLUYORSUNUZ
KUSURA BAKMAYIN BEN ALMAYAYIM..





Öncelikle şunu söylemeliyim, Murat ile röportaj yapmam için o kadar mesaj aldım ki buna kayıtsız kalmam imkansızdı! Sizden daha çok merak ediyordum, sormak istediklerim vardı ve röportaj teklifimi kabul etti. Sorularımı büyük bir içtenlikle yanıtladı, hiçbir yerini kesmedim bu zamana kadar ki yaptığım en uzun sohbet! Bu röportaj, okuyuculara içlerinden ''Aşkla yaptığım, sevdiğim iş için her ne olursa olsun pes etmemeliyim'' dedirtecek. Murat'ın da dediği gibi resmi, soğuk bir röportaj değil de yakın arkadaşıyla en objektif şekilde konuşuyor, dertleşiyor gibi bir sohbet ortaya çıktı. Dilerim bu yüksek enerji size de yansır, farkındalık yaratması dileğiyle..

• Çıkan her sesi, nota olarak duyabiliyorsun. Buna “absolut kulak” deniliyor. Tıpta hastalık olarak adlandırılsa da yetenek olarak görülüyor. Bu yeteneğin hakkında neler düşünüyorsun? Özel hissediyor musun bu konuda?

Bu gerçekten güzel ve özel bir yetenek, kendimi tabii ki şanslı hissediyorum. Ancak belirtmem gereken önemli bir nokta var ki, iyi müzisyenlerin birçoğu absolut kulaktır. Hangi tür müzik yaptığı burada sanatçının hiç önemli değil ancak tabii ki küçümsenecek ya da gözardı edilebilecek bir durum da değildir. Avantajları da dezavantajları da olan bir durum. Parçaları çok hızlı kavrayabiliyorsunuz, deşifre yeteneğiniz daha seri oluyor, melodileri, enstrümanları daha hızlı ve net bir şekilde ayırt edebiliyorsunuz. Müzik ile ilgilenen birçok kişi bu tip konulara aşinadır. Ancak benim burada bahsetmiş olduğum konu sizin duyularınızın hassaslığı, seçiciliği ve algılarınızın daha keskin bir özelliğe sahip olması. En azından bendeki etkisi bu yönde. Dezavantajı ise hayatın içinde aşırı sesli yaşıyorum. Örneğin çalan bir korna sesi ya da bir çatalın belli bir ritim de tabaktaki kalan son parçaları almasıyla oluşan o garip sesler kafamın içinde istemsizce belli bir melodiye uydurulmaya çalışıyor. İstemsizce farklı parçalar ile bağlantı kuruyorum. Bu durumun da kişiden kişiye göre farklılıklar gösterdiğini biliyorum. Ama en nihayetin de müzik yapmak, müzik ile ilgilenmek güzel şey :) Bir nevi terapi, ruhun da gıdası dendiği gibi..

''Kendimi ve müziğimi İngilizce söylerken daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum''

• Albüm çıkmadan önce “Prensip olarak başkalarının şarkılarını söylemeyeceğim, kendi yazdıklarımın hissiyatının daha güçlü olacağına inanıyorum” demişsin. Neden böyle düşünüyorsun? Hep böyle mi devam edecek, Murat Ceylan birinin şarkısını söylemeyecek mi hiç?

Bu bir tarz meselesi ve yaptığınız müziği kendi tarzınızda hissediş biçiminiz bence. Ben kendi müziğimi yapmayı daha çok seviyorum, e zaten sevdiğim için buna kendi müziğim diyorum. Kendi müziğimin de kendine ait sözleri olmasını istiyorum. Ben ne kadar istesem de istemesem de müzik yaparken sözlerimi de bir yandan yazıyorum. Birbirlerini tamamlıyorlar. Şu an hala ilk gün ki gibi düşünüyorum hemen hemen. Ancak sabit fikirli bir insan değilim. Yani bana güzel gelen ve söylemem gerektiğine inandığım bir parça olursa; parça bana ait olmasa bile böyle hissettikten sonra neden olmasın! Bu açık kapıyı kendime bırakmamın sebebi, kendime bu konuda baskıcı bir sınır koymamam. Yani bugün böyle düşünüyorum ve bunlar benim çiğnenemez etik kurallarım diyip yarın öbür gün hiç beklemediğim bir parçayı söyleme isteğime de zincir vurmak istemem. Bu arada farklı bir yerden konuya girmek gerekirse, İngilizce ağırlıklı söyleyen biriyim. Kendimi ve müziğimi İngilizce söylerken daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Müziğin dili yoktur, müziğin bir siyaseti yoktur. Müziğe siz ne anlam yüklerseniz o odur… Benim gerçekleştirmek istediğim hedeflerimden biri Avrupa ya da Amerika'da hedeflediğim plak şirketlerinden biri ile anlaşma imzalamak. E tabi bu olay olduktan sonra da o marketin müzik türünü benimseyen biri olarak, profesyonel müzik şirketlerinin, prodüktörlerin uygun gördüğü parçaları da söylemem gerekecek ve bunu da severek yapacağıma inanıyorum. Siz ne kadar kendi müziğinizi yapsanız da insanlar sizde bir ışık görüp prodüktörlüğünüzü yapmaya başladığın da işler bizim alıştığımızın aksine çok daha farklı ilerliyor yurt dışında… Stratejik ve markete adapte olabileceğiniz en doğru parça seçilmeye özen gösteriliyor, daha sonra bu parçanın en doğru şeklinde aranje edilmesi gerekiyor, kaldı ki en doğru diye düşünülen proje en doğru şekiller de PR işlemlerinde markete servis ediliyor. Tabii ki “en doğru” diye bir şey yok ancak burada benim demek istediğim marketin geneline hitap edilebilinecek “farklılık, özgünlük” gibi müzik severlerin totalin de olumlu tepkiyi alabileceğiniz hamleleri yapabilmek. Bu arada Murat Ceylan Wish en çok da “Ed Sheeran, The Weekend, Cold Play, Shawn Mendes” in şarkılarını severek söylüyor zaten :)


''Benim hedeflerimi ancak tek bir şey erteler o da sevdiğim kişinin bana gerçekten ihtiyacı olduğu bir dönem.''

• Murat Ceylan, anlattığına göre çok azimli, disiplinli ve idealleri için çok çalışan, kendine çok yüksek hedefler koyan biri. Bu konuyla ilgili de “İdeallerime ulaşana kadar önüme çıkan her şeyi görmezden gelebilirim” demişsin. Gerçekten bu konuda bu kadar net misin? Mantıksal yönün daha mı ağır, aşk seni durdurmaz mı?


Çok kendinden emin motive ve gaz bir açıklama yapmıştım bu tam da benim cümlem! Ancak hayatımda güzel felsefe kitapları okuyorum ve bunların bakış açılarımda son zamanlar da bazı değişikliklere yol açtığını söyleyebilirim. Hayatımızda hedeflerimizin olması gerekir her daim, en azından benim için öyle. Hedeflerimizin büyüklüğü de çok önemlidir kesinlikle, büyük düşünmekten asla zarar gelmez aksine size daha fazla çalışmak ve kendinizi geliştirmeniz için bir fırsat da sunabilir. Ancak benim de artık eski fikirlerimle ayrıldığım nokta işte tam da burada başlıyor. Evet hayallerim var. Birini gerçekleştirsem yeni biri çıkıyor yapmam için karşıma. Önceleri çok büyük hedefler koyar ve onlara aşırı bağımlı kalarak kör gibi kanalize yaşardım. O kadar çok kaptırırdım ki kendimi, çalışır çalışır ve sadece çalışırdım. Sonra şunu fark ettim, kendime daha ulaşılabilir hayaller koymam gerek! Çünkü koyduğunuz hayal çok uç bir yerdeyse ve siz de ona ulaşmak için uzun süreler çalışıyor, çabalıyor ve hâla ulaşamıyorsanız kendinizi başarısızlığa uğramış gibi hissediyorsunuz, mutsuz oluyorsunuz. Bu da insanın kendine yaptığı en büyük haksızlık oluyor. Tabii ki size koyduğunuz hayalinizden vazgeçin, onları küçültün demiyorum sadece çok uçlara koyduğunuz hayaller için yaptıklarınızı görmezden gelmeyin diyorum. Bu, inanın insanı daha mutlu biri haline dönüştürüyor. Özellikle de hayatımdaki beklentilerimi azaltmaya başladığımda da aynı şeyi hissettim. Bu vazgeçmek değil, ben başaramayacağım ya da boşvermişlik asla değil! Bu sadece yaşamaktan daha çok keyif alma şekli; daha az stres ile yaşamak, daha az yıpranmak.. Sonucu size artı olarak dönüyor emin olun. Az stres ve keyif alarak yaşamaya başladığınızda hem daha üretken bir insan haline dönüşüyorsunuz hem de daha pozitif yaklaşıyorsunuz durumlara. Ve inanın daha başarılı bir hayat grafiğiniz oluşmaya başlıyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, eskiden aşırı büyük hedeflerim ve onlara ulaşma isteğimle yanıp tutsan ben şu an ki bakış açımla çok daha tatmin edici bir dönemden geçiyorum ve inanın daha fazla şeyi gerçekleştiriyorum. Bu konuda yazmaktansa konuşmayı tercih ederim aslında detaylı anlatmak istediğim çok güzel farkındalıklarım oldu. Bunu daha da geliştirip hayat ile olan yükümü iyice hafifletmeye çalışıyorum.

Bu konuda aşk benim için duracak bir faktör değil, aslında hiçbirimizi durdurmasına müsaade etmememiz gerekir. Aşırı duygusal biri olarak bunu söylüyorum, aşık olacağınız insan da sizin yükselmenizi ve hedeflerinize giden yolda sizi desteklemesi gerekir. Benim hedeflerimi ancak tek bir şey erteler o da sevdiğim kişinin bana gerçekten ihtiyacı olduğu bir dönem. O dönem onun yanında olurum, elimden geleni yaparım ama sonra kaldığım yerden devam ederim…

''Eğer popüler, alışılmış Türkçe pop şarkıları yaparsam bir star olabileceğimi, çok fazla para kazanabileceğimi ve tipim ile bunu çok rahat başarabileceğimi söylediler. Bu bana o kadar ters ki…''

• Albümü yapıp, etrafına ilk dinlettiğinde şarkılarını, şu tarz tepkiler almışsın “Türkiye de bunun bir karşılığı yok, benzer bir iş de yok”. Çok büyük bir risk değil miydi senin için? Türk halkı yeni bir tarzı kabullenmekte zorlanan bir toplum, özellikle müzikte. Dünyayı müzikte 10 sene geriden takip ediyoruz belki de. Çıkan sonuçlardan, neyi anladın ve analiz ettin? 



Evet albümümü ilk yaptığımda, çalıştığım insanlar dahi bana Türkçe parçalarımın çok farklı bir havası olduğunu, alışılmışın çok dışında olduğunu söyledi. Genellikle aldığım tepkiler dürüstlükle bunu elimi kalbime koyarak söylüyorum ki “Fazla kaliteli bizimkiler bunu anlamaz” dediler. Bu beni hem sinirlendirdi hem de üzdü. İlk olarak her “sevmeyen” illa “benim tarzımı anlamayan” asla ilan edilmemeli. Sonuçta iyi bir müzik dinleyicisi bir kişi de yaptığım işi beğenmeyebilir, bu en doğal hakkı. Bir diğeri ise bunu sevebilecek bir kitlenin ülkemizde var olduğunu ben biliyorum. Sadece o insanlara ulaşmak ve o kitlenin de benim müziğime sahip çıkması gerekir. Son olarak da, seven ve sevmeyen olabilir ancak kafadan reddeden adamla benim derdim. Kim olduğunu, ne yaptığını bilmeden, sana sıfır bilgiyle, ön yargı ile sallayan da.

Bana popüler kültür müzikleri yapmamı sürekli olarak tavsiye ettiler. Eğer popüler, alışılmış Türkçe pop şarkıları yaparsam bir star olabileceğimi, çok fazla para kazanabileceğimi ve tipim ile bunu çok rahat başarabileceğimi söylediler. Bu bana o kadar ters ki… Yani bazen keşke başka bir dönem de ya da başka bir kafa da doğsaymışım diyorum çünkü ülkemi çok sevmeme rağmen kalıpların içinde büyük bir çoğunluk müzik dinliyor. Yabancı parçaları sevmemize, dinlememize rağmen içimizden birinin çıkmasını istemiyor gibi davranıyoruz. Acı ama gerçek.. Aslında siz eğer farklı bir şey yapıyorsanız sizi eleştiren kesim için, hiçbir zaman yeterli olmuyorsunuz. Ama onların alıştığı şeyi verirseniz de bu sefer star oluyorsunuz. Kusura bakmayın ben almayayım… Ben de bu dünyaya sizler gibi bir kere geldim ve sevdiğim şeyleri yaparak ölmeyi tercih ediyorum. Kim ne ister, ne sever diye yaşamayı tercih etmiyorum. 

Sizinle bu durumdan yola çıkarak yapmış olduğum bir analizi paylaşmak istiyorum;
Ülke olarak hep hassas olduğumuz bazı konularımız var: yargı değerlerimiz ve hoş karşılamadığımız şeyler gibi…

Sosyal medyadan yola çıkarak, ne kadar yargı değerlerimize ters düşen davranış, karakter, hareket varsa onların tutulduğunu, para kazandığını, belli bir statüye toplumumuzda ulaştırıldığını, basında yer aldığını, öncelik tanındığını hatta markaların bütçelerini ayırarak onlar ile ortak çalışmalar yaptıklarını görmüyor muyuz? Bana bunun aksini iddia edebilir misiniz? Bence de üzücü bir durum maalesef…




• Son klibin “Which Way” e bayıldım! İzlerken de “Waoww, işte budur!” dedirtti. Neden bu şarkı, neden böyle bir klip konsepti, yeni bir proje yerine neden aylar sonra bu şarkıya klip çekildi? Tek tek anlatmanı rica ediyorum. Merak ediyor herkes :)

Öncelikle teşekkür ederim :) Beğenmenize sevindim. “Which Way” benim için çok özel bir parça. Bir aşk hikayesi değil ama isterseniz olabilir, “Which Way” bir inanış da olabilir, bir arzu da olabilir bir çağrışım da olabilir. Kuvvetli sözleri var, mesajları var ve yazarken çok tatmin olduğum anlatmak istediğimi anlattığımı düşündüğüm bir parça! Özellikle bu parça ile kurduğum bağ bir yana yakalamış olduğu başarı ile de bir görsele ihtiyacı vardı diye hep düşünüyordum. Ona yakışan klibi doğru bir zamanda çekeceğimi biliyordum. Ve gerçekten gece gündüz güzel bir beyin fırtınası sonucu, iyi bir ekip ve iyi bir çalışma ile bu klibi çıkarttık. Tekrar Elif Demiralp’e heyecanımı benimle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum. Kendisinin de ilk klibiydi ve gece gündüz bu klip ile yattı kalktı. Bu arada klibin içerisinde bir sürü mesaj var bulmaca gibi aslında. Bağlantılar, renkler, anlamları, düşünce yapısı ile incelemek isteyenlere açık bir kapı bırakmak istedim. Yeni single’ımı çıkartmadan önce “Which Way” için bir mesai harcamak istemiştim ve istediğim de oldu sonunda :) Umarım sizin gibi klibi izleyenler de keyif almışlardır.

• Ekşi Sözlük’te hakkında yazılanları okudum, inceledim. Hakkında pek kötü yazılan bir yorum göremedim. Dikkatimi çeken yorumları, senle paylaşmak istedim “Demetlerin, aleynaların şöhret kastığı piyasaya fazla geldiği için, hak ettiği yerlere umarım gelir dediğim ve bunu canı gönülden istediğim güzel çocuk.”  Türkiye’de yaptığın müzikle hak ettiğin yere geleceğine inanıyor musun? Türkiye de ki müzikalitesini nasıl buluyorsun? Bu yorumu haklı buluyor musun?

Ekşi Sözlük’e aşırı bir sempatim var, bana küfür edilecek bir yorumda görsem entry de olsa birkaç kişi yüzünden Ekşi Sözlük’e küsecek biri değilim :) Ki olmaması da ayrı mutlu ediyor beni. Çok küçüktüm sözlüğü okumaya başladığımda, bazı yazarların kullandıkları dil beni aşırı güldürdü, yerinde yapılan tespitler, o benzetmeler valla arkadaş ortamındaki iyi bir muhabbeti bile oyundan keser bence. Özellikle “Türk astronot ve houston replikleri“ beni benden alırdı hâla arada okurum ne yalan söyleyeyim… Bir de daha lisedeyim hafif kilo da var, yeni spora başlamaşım, minik özgüven seansları derken arada kendi adını aratma vardır, illa ki deneyenler olmuştur simdi hahah… E ben de yazardım acaba biri bir şey demiş midir yazmış mıdır tanıdıkların da diye ama yok yani sıfır tabi kim beni niye yazsın ki çocukluk işte bir umut :) Ama şimdi o sevdiğin sözlükte 3 farklı entry de sayfalarca yorumumun olması da ne biliyim çok minnoş bi mutluluk ya :)



• Ekranlardan, sosyal medyadan birçok fenomenler, blogger’lar, ikonlar geldi geçti. Ben böyle bir fan kitlesi görmedim! Genelde bu fan kitleleri, kişinin popülerliği bittiğinde azalırken senin fanları “Murat Ceylan Wish Fan Club” son derece aktif ve kitle sağlam. Bu kadar sevilmek ve bir kitleye sahip olmayı neye bağlıyorsun, bunun sırrı ne?

Yani inanın bu bir kere benim için büyük bir şans! Benim onlarla aramda resmen özel bir bağ var ve bu ne gariptir ki karşılıklı çok net hissediliyor. Bunun biraz da sizin dilinizden, samimiyetinizden, derdinizden anlayan insanın yaşı fark etmeksizin bakış açılarının birebir uyuşmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Yani dışarıda görenler bana hep şunu söylüyor “Yani sanki baya arkadaşımmış gibi tanıyorum seni” ya da anneler, babalar, teyzeler hep “oğlum” diyor! Aşırı mutlu ediyor beni. Çünkü inanın ben bu samimiyetten mutlu oluyorum ve besleniyorum. Zaten bir de bu samimiyet karşı tarafa geçiyor, geçmeyene de asla geçmiyor. Ancak şu anda beni sevip destekleyen, yaptığım işe inanan, bana inanan o özel insanlar şunu bilmelidirler ki; yaptığım işte bir “aferin, bravo, valla helal, ya abi adam yapmış” gibi yorumlar benim tek motivasyon kaynağım. Ben üç tane olumlu yorum ile piyanomun başına mutlulukla oturuyorum. Ya da daha istekli gitar çalıp daha da yaptığım şeye aşılıyorum. Biliyorum ki yaptığım müzik, odam da yazmama rağmen evimin dışına çıkıyor, birileri beni de dinliyor. Gerçekten inançları için teşekkür ederim. Yakında daha büyük bir aile olabilmemizi diliyorum.


• Hakkında bir özeleştiri yapmanı istesem ve şu soruyu sorsam: Survivor yarışmasıyla tanındın, oradaki duruşunla çok sevildin ve sonrasında farklı bir tarzda albüm yaptın. Şu anda dışarıda “Aaa başarılı müzisyen Murat Ceylan” dan daha çok “Survivor Murat Ceylan” algısı vardır. Bu algıyı yıkmak için uğraştın mı? Yani MuratCeylan’ın hayatında “Survivor” ne noktada? Nasıl bir dönüm noktasıydı iyi - kötü?

Evet, çok iyi bir soru teşekkür ederim. Ben ilk 21 yaşımdayken Survivor ile tanındım kesinlikle doğru ancak Survivor da üstüme biçilmiş bir rol ile değil kendi olduğum kişi olarak tanındım. O zaman da piyano çalan, okuyan ve genellikle aynı şeyleri yapan bir insandım. Sadece Survivor ile insanlar, Murat’la karşılaştılar ve tanımaya başladılar. Daha sonrasın da Para Bende’yi çektim, ardından “Yeni Nesil” adlı albümümü çıkarttım. Ardından kadrosu birbirinden değerli oyuncularla dolu olan “Familya” isimli dizide oynadım. Bu sırada üniversiteden mezun olup, yüksek lisans yapmaya başladım. En sonunda da 2018 yılında Survivor All Star 2018 ile tekrar karşılarına çıktım. Akabinde “Which Way” i orada tanıtma fırsatı yakaladım. Survivor birleşme partisinden sonra parçam 2 yaşında bir parça olmasına rağmen iTunes’da en çok 2018’in en çok satan parçaları arasında önce 4. daha sonra da 4 gün boyunca 1. sırada kaldı. TT listesinde Which Way’den ve yaptığım parçadan bahsedildi. İşte tüm bunların sonunda insanlar artık Murat Ceylan Wish’i bir bütün olarak görmeye başladılar. Küçüklüğümden beri piyanist olduğumu da biliyorlar, şu anda bir piyano albümü hazırladığımı biliyorlar, Şarkı söylediğimi de, sevdiğim tarz da yaptığım işlerimi de ve Survivor da ki “Ben” i de biliyorlar. Bu yüzden gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki şu an da özellikle bu sene bunu çok net bir şekilde görebiliyorum ben artık onlar için, 5 kere de Survivor’a gitsem, 5 albüm de yapsam sadece Murat Ceylan Wish’im.




• İyi bir müzisyen olmanın yanısıra, çok da yakışıklı bir adam Murat Ceylan. Çok dizi ve sinema teklifi geldiğini biliyorum; müzik tutkun, oyunculuğun önüne geçti. Hâla kararlı mısın? Oyunculuğa yeşil ışık yakıyor musun?

Tekrar sorunuzun içerisindeki iltifatınız için size teşekkür ederim. Hayatımda en sevdiğim tutkum olan müzikten sonra oyunculuğa kendi şartlarım uygun olduğu sürece yeşil ışık yaktım. Açıkçası diziler de oynamak pek bana göre değildi. Çünkü kendimi bağlı kaldığım senaryoların içerisinde, hapsolmuş gibi hissediyordum. Tecrübe ettiğim kadarıyla sizin sadece görüntünüzü seviyorlar ve daha sonra dış görüntünüzü iyice bir değiştirip kendi havanızı da kaybettiriyorlar, özgün oyunculuğu sevmiyorlar, belki de içinizdeki cevheri göstermenin tam sırasıdır diye düşündüğünüz yerde sizi belli kalıplara hapsediyorlar. Bu söylediklerim tabii ki herkes için geçerli değil çünkü bazı insanlar, oyuncular kalıplara sokulduğunda çok iyi rol yapabilirler ve istenileni verebilirler. Ancak ben ve benim gibi insanlar için bu bir kabus. Dediğim gibi piyasada kendimi yaptığım işler ile ispatlamaya başladığımdan beri ve benim gibi düşünen insanlarla yollarım kesiştiğinden beri yeşil ışık yakmaya başladım. Bunun sonucunda da zaten hep yapmak istediğim sinema hayalim de sonun da gerçekleşiyor. Ve çok yakında başrolünü gerçekleştireceğim ilk sinema filmimi çekeceğim. Dediğim gibi hayat ve beklenti konularına buradan tekrar bir gönderme yapabiliriz :)


• Bu soruyu cevaplayacak en iyi isimlerden biri sensin bence, yurt dışına açılan sanatçılarımız oldu “İngilizce” şarkılarla. Hande Yener, Serel Yereli, Ziynet Sali.. Nasıl değerlendiriyorsun? Yurt dışına açılma planların, çalışmaların var mı?


İngilizce parçalar yaparak iTunes ve Spotify da yer alarak zaten müzik konusunda yurt dışına açılmış oldum en başından beri :) Daha önce de bir sorunuzda cevapladığım gibi kafam da belli bazı piyasada sizi direk markete dahil edebilecek plak şirketleri var. Onlar için şu an güzel bir ilerleme söz konusu yakında çıkar kokusu :) Serel’i çok severim iyi bir arkadaşım. Kendisine de inanıyorum. Bizlerin ilk önce kendi evimiz tarafından destek görmeye ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim. İlk olarak evinde seni destekleyecekler ki yurt dışına açıldığında ya da oraya gittiğin de yetim gibi hissetme kendini. Sıcak bir yuvanın desteğine herkes ihtiyaç duyar… Daha sonrasında evinin desteğini görmeyip yurt dışında dikişi tutturunca orası seni sahipleniyor, sonra bir bakmışsınız bizim çocuğumuz başlıkları atılmaya başlanınca da siz de tepkili oluyorsunuz haliyle. Ben bunu yaşamak istemiyorum sadece.



• Murat Ceylan’ın 2016 yılında yayınladığı “Yeni Nesil” albümünden şu ana kadar aldığı ve çıkardığı en büyük ders ne oldu müzik dünyası ve enstitüsü ile ilgili Türkiye’de?

“Sevdiğin müziği yapmaya devam etmelisin çünkü doğru yoldasın” oldu :) Eğer 2016’da çıkarttığım bir parça, 2018’de biraz farkındalık ile çok konuşuluyorsa geri kalanın kesinlikle ben olmadığımı görmüş oldum :) (hmm hmm sıfır ego:) )



• Hiç hayal kırıklıkların, “Artık pes ediyorum” dediğin zamanlar oluyor mu? O zamanlar, hangi dönemler de ve neler yaşadığında geliyor? 

Pes etmiyorum, bir kere pes etme fikri kimyamda yok. Sadece bazı konulara üzülüyorum. İnsanların sadece bir sürelik kalıcı ya da kalıcı olmayan o popülarite uğruna yaptıkları şeyleri görünce “ben bu insanlar ile aynı düzen de yer alıyor olamam” diyorum. Onları takip edenlerin de böylesine büyük bir iştah ile dejenere olmasına da üzülüyorum. Sanki vasıfsızlığın popüler olduğu bir dönem de yaşıyormuş gibiyiz… Ne enteresan!
Ama sonrasında hemen iyi örneklere bakıyorum ve kendime diyorum ki, Bence bu insanlar ile de aynı mecra da yer almaya, anılmaya başladığın için kendinle de gurur duymalı ve mutlu olmalısın.


• Çok teşekkürler, inanılmaz mutlu etti beni bu röportaj. Albümünü keyifle dinliyorum, son klibini bayılarak izliyorum, peki dinleyicilerine neler demek istersin? Sürprizlere hazır olsunlar mı? 


Ben teşekkür ederim. Size tüm samimiyetim ile söylüyorum, bir arkadaşımla seviyeli bir şekilde konuşup kurabileceğim tatta cümleler ile cevap vermeye özen gösterdim. Benim için de büyük keyifti. Burdan dinleyicilerime vermek istediğim haber ise bir piyano albümü yapıyorum, şu an parçalarımı günlük 9 saatlik çalışmalarımla yazmaya devam ediyorum. Aynı zamanda çok yakında “You & I“ isimli bir single’ım çıkacak ve onun şu anda klibi için büyük bir senaryo mesaisindeyim. Aynı zaman da piyano albümünü yaparken 1 sene önce karalamaya başladığım bir çalışmam vardı ve şu an da onu genişleterek bir Opera parçası yazmaya karar verdim. Onun da çalışmalarına başladım hatta kafamda klibini çoktan hazırladım. Aşırı heyecanlıyım! Bunların dışında ilk sinema filmimin çekimlerine kısa bir süre sonra başlayacağım. Aynı zaman da da herkesin çok şaşıracağına emin olduğum bir projem daha var o da güzel bir bomba olacak buna da eminim. Şimdilik bunlar :) Hepinize şimdiden iyi seneler dilerim! Kendinize çok yüklenmeyin, doğayı sevin, hayvanları sevin, çocukları koruyun, en önemlisi de birbirinizi sevin! Kadına şiddete HAYIR!

Sizi seviyorum...

Yorumlar

  1. BU GÜZEL RÖPORTAJ İÇİN ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. WISH BEY HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ YİNE CEVAPLARINLA GÖNLÜMÜZÜ ÇALDIN. YENİ PROJELERİNİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ ✨

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar