CEYLAN ERTEM RÖPORTAJI | SENİ SENİN GİBİLER SEVSİN | POP BİZDE

İNSANIN YAPTIĞI ZALİMLİKLER SEBEBİYLE HER GÜN BİR YERDEN BİR TOKAT YİYORUM
TOKAT YEDİKÇE, ÇİMDİKLENDİKÇE  DE ŞARKI YAZMAYA DEVAM EDİYORUM



• “Keşke bu şarkıyı ben yazsaydım” dediğin bir şarkı var o da Sezen Aksu’nun “Davet” şarkısı. Sözler şöyle “Tutuşan tenime zülüfler sür, asi, hırçın, hür.”  Neden o şarkı? Özel bir sebebi var mı?

Sezen Aksu’nun Davet şarkısının sözleri Sezen Aksu ve Yelda Karadaş imzası taşıyor. İkisi de çok sevdiğim şairlerdendir. Sezen Aksu’yu da bir şair olarak değerlendiriyorum. Ayrıca çok sevdiğim bir müzisyen olan Atilla Özdemiroğlu’nun bestesi ve düzenlemesi. Atilla Ağabey ile de konuştuğumuzda bana kendisi için de bu şarkının bestesinin ve düzenlemesinin çok özel bir yeri olduğunu söylemişti. Kendisi de bu eseriyle gurur duyuyormuş. Bence de Türk pop müziğinde çok özel bir yeri olan bir şarkı. Her zaman bu düzenlemeyi ve bu sözleri herkesin örnek alması dileğimdir, isteğimdir. Böyle kaliteli eserler çıktıkça Türk pop müziğine aşık olmamamız için bir neden yok.


• “Aşk” ın ne olduğunu biliyor muyuz? Aşk sadece iki insan arasında yaşanan ya da hissedilen bir duygu mu? Albümünde yer alan bir şarkı da Sıla diyor ki: “İnsan etinden hayal olmaz.” Katılıyor musun bu söze?

Bir zamanlar aşkın en yüce duygulardan biri olduğunu düşünürdüm iki insan arasındaki. Ama şimdi yalnızca iki insana has değil, insanın ya da hayvanın ya da bir çiçeğin başka bir canlıya duyduğu çok büyük bir sevgi anlamına geldiğini düşünmek istiyorum. İnsana özel olmamalı hiç bir his bence. “İnsan etinden hayal olmaz” derken Sıla da aslında yalnızca insana olan güven ve tutkudan bir ömür geçmeyeceğinden bahsediyor bence. Ben öyle duyuyorum yani o sözü. Hayallerimizi ve umutlarımızı tek bir insanın vicdanına ve hoşgörüsüne bağlamamalıyız. Bence hayvanlara, doğaya, çiçeklere, çocuklara, herkese büyük bir aşkla bağlı olabiliriz ve bu aşkın karşısında kimse duramayabilir. Evet bence de insan etinden hayal olmaz. Çünkü insana benim güvenim ve sevgim son yıllarda da epey azaldı. İnsan canlısı beni çok hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Hayvanlarsa beni her gün şaşırtmaya ve kendilerine aşık etmeye devam ediyorlar.


• Hani şu meşhur totemler vardır ya, işte “Mum ışığında ilham gelir, yalnızken ilham gelir, gece yarısı ilham gelir.” Peki Ceylan’a ilham ne zaman geliyor? Yani nelerden en çok besleniyorsun, acıdan mı mutluluktan mı?

Açıkçası çok mutlu şarkım yok. Mutluyken galiba o kadar ilham bulamıyorum etraftan. Ama Edip Cansever’in söylediği gibi halk mutluysa mutluyum. Aslında bu demek oluyor ki hiç bir zaman tam olarak mutluluğu yakalayamıyorum. Çünkü etrafımda çok fazla acı var. Çok fazla üzüntü, hoşgörüsüzlük ve vicdansızlık var. Yine bir önceki sorunun cevabında olduğu gibi insan sebebiyle, insanın yaptığı zalimlikler sebebiyle her gün bir yerden bir tokat yiyorum. Tokat yedikçe, çimdiklendikçe de şarkı yazmaya devam ediyorum. Bu sebeple galiba daha çok bir şey beni üzdüğü zaman, hayal kırıklığına uğrattığı zaman, öfkelendirdiği zaman şarkı yazabiliyorum.


• Yaptığın cover’lar, akustik kayıtlar o kadar çok seviliyor ki, şarkının asıl sahiplerinden değil de dinleyiciler daha çok seni bütünleştiriyor o şarkılarda. 8 yılda 7 albümün, onlarca şarkın var peki hiç kendi şarkılarım, coverlarımdan acaba daha az dinlenir diye düşünüyor musun?

Aslında tabii ki yeniden yorumlara insanların kulakları daha açık ve onu sahiplenmek, ona hislenmek konusunda, anılarından da yararlanarak daha kolaylıkla dinleyebiliyorlar ve sevebiliyorlar. Ama kendi şarkılarımın daha az dinleneceği kaygısını yaşamıyorum. Beni gerçekten sevenler tüm albümlerimi alıp, dinleyip içselleştiriyorlar zaten. Birbirlerini desteklediklerini düşünüyorum. Yeniden yorum yaparken de zaten onu sanki kendi şarkımmış gibi özenle ve büyük bir saygıyla seslendirmeye çalıştığım için aslında yepyeni bir kimliğe büründüklerini düşünüyorum. Böylece iki türlü de çok özenen biri olduğum için, bence bir sorun yok. Yeniden yorumlarımı da kendi şarkılarımı da dinleyiciler istedikleri kadar sevip, dinleyebilirler.


• Sanatçılar başka illere konsere gittiklerinde organizatörler ve mekan sahipleri harika ağırlarlar, kebapçılar - tavacılar, restoranlar; masaya getirilen bir sıra boyu kebaplar, etler. Ama gel gör ki Ceylan Ertem bir vejetaryen! Hiç böyle bir masaya oturduldunuz mu bilmeyerek :) Nasıl oluyor böyle durumlar sende? 

Daha evvelden herkes bilgilendirildiği için hiçbir zaman benim önüme öldürülmüş bir hayvan servis edilmedi. Ama tabii yanımda et yemek isteyen arkadaşlarım oluyor. Ben de başka masaya oturup kendimi de onları da rahatsız etmek istemiyorum tabii ki. Hep beraber aynı masada oluyoruz. Onların vicdanına ve seçimlerine asla sert bir biçimde etkim olamaz. Ben ara ara çevremdeki herkese veganlığın, vejetaryanlığın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu, insana ne kadar harika hissettirdiğini, çok sağlıklı bir seçim olduğunu, hem dünya için hem kendiniz için hem hayvanlar için harika bir seçim olduğunu durmadan söylüyorum zaten. Arada arkadaşlarımın içinde bu yolu seçenler olabiliyor. İleride bu yolu seçeceğini düşündüğüm arkadaşlarım var veya et yemeyi azaltan arkadaşlarım var. Onlarla gurur duyuyorum. Umuyorum ki çevremdeki vejetaryan ve vegan bireyler çoğalsın. Ama olmadığında da et yemeyi tercih eden arkadaşlarımla da hiçbir sorun yaşamıyorum elbette. Birlikte hayatımıza demokratik bir biçimde devam ediyoruz.


• O kadar takdir ettim ki, tüm alkışlar sana! Geçenlerde bir videoda izledim bir soruya şöyle cevap veriyorsun “Türkiye de çok severek takip ettiğiniz popçu, rockçı bir çok erkek gay ancak onlar kimliklerini saklamak durumunda kalıyorlar.” Biliyorsun “Bir kadına aşık olmak isterdim” dedin ve gündem oldu,  Peki Ceylan Ertem biseksüel ya da lezbiyen olsa kimliğini saklar mıydı? 

Biseksüel ya da lezbiyen olsam kimliğimi saklamazdım ama tabii arkadaşlarımın neler yaşadığını bilmiyorum belki de uzaktan konuşmak çok kolay. Özellikle kendi anne babasına itiraf edemeyenler de var henüz. O anlayışı göremeyeceğini düşünenler ve hissedenler var. O nedenle bu zorluğu yaşamadan konuşmak doğru olmayabilir ama sanki gizlemezdim ve gizlememesi çiin de herkesi örgütlerdim diye düşünüyorum. Çünkü birileri yol açmazsa, birileri bunun çok doğal olduğunu birilerinin yüzüne vurmazsa bu böyle her zaman gizli saklı sanki bir eksiklikmiş, bir kusurmuş gibi kalmaya devam edecek gibi hissediyorum. Bu nedenle herkese özellikle de ailelere çocuklarına karşı açık, dürüst ve özgürlükçü davranmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü arkadaşlarım çok acı çekiyorlar, bunu biliyorum.


• Albümün ismi “Seni Senin Gibiler Sevsin” kimisine dua, kimisine beddua çift dikiş!  Albüm isimleri sanıyorum senin o dönemde çok söylediğin ve tekrarladığın cümleler ya da sözcük grupları oluyor. Bunların çıkışı nasıl oluyor, gündelik hayatından mı şarkı kayıt ederken mi?

Hiçbir albümümün ismi bir şarkının ismi olmuyor. Soluk, Ütopyalar Güzeldir, Yine De Amin, Amansız Gücenik, Yuh, Xenopolis, Seni Senin Gibiler Sevsin, hepsi aslında bir şairin şiirinden geçen ya da bir tiyatro oyununun minik bir şarkısının veyahut yine bir tiyatro yazarının sosyal medyada paylaştığı güzel bir cümleden alıntı. Seni Senin Gibiler Sevsin de Özen Yula’nın lafıdır. Kendisi bir gün bu yazıyı sosyal medyasında paylaştı ve ben bu söze bayıldım, kenara kaydettim sonra da evet söylediğiniz gibi zaman zaman kullanır hale geldim. Geçtiğim Haziran ayında da yeni albümümün isminin bu olmasına karar verdim. Özen’le konuştum ve ondan izin aldım. Çünkü gerçekten son 1-2 senedir hissettiğim tüm duygulara tercüman olan bir cümle “Seni Senin Gibiler Sevsin”. Ve evet hepimizi bizim gibiler sevsin…


• Çoğu insan bilmiyordur ama sokakta soğuktan donan köpeğe şalını çıkarıp üstünü örten kadını, veterinere kadar bir hayvanı sırtında taşıyan çocuğu sen buldun ve konserine davet ettin! Bu nasıl zarif bir harekettir! Nasıl buldun onları, bu senin fikrin miydi?

Evet sokakta köpeğin üzerini örten veya veterinere sırtında bir sokak köpeği götüren çocukları konsere ben davet ettim bu benim fikrimdi. Çünkü her iyiliğin karşılığını bulması gerektiğine inanıyorum. Benim verdiğim karşılık tabii ki minicik bir şeydi ama umarım onlar hayatları boyunca hep güzel şeyler yaşasın. Çünkü iyi insanlar olduklarını düşünüyorum onların, iyi insanlar yetiştireceklerini düşünüyorum. Hatta bir tanesi öğretmendi, konser sonrasında onlarla tanıştım. Çok mutlu ediyorlar beni, ben de onları mutlu ediyorsam ne mutlu bana!


• Bozcaada senin sığınağın ve orası senin için kıymetli. Albümünü de oraya ithaf ettin. Tıpkı senin gibi Ata Demirer’de orayı çok seviyor ve “Mavi Çocuklar” şarkını da onun isteği üzerine yazmışsın. Bu albümünü de ona dinlettin mi? 

Bu albüm daha yayınlanmadan ve kimseyle paylaşılmadan önce Ata’ya birçok şarkıyı gönderdim ve onun yorumlarını aldım. Mavi Çocuklar da onun fikridir. Bir akşam bana “Mavi Çocuklar” diye bir şarkı yazar mısın demişti. Fikirlerine ve hissiyatına çok güvendiğim bir arkadaşımdır Ata. Aynı zamanda da beni her zaman güldüren ve iyi hissettiren bir komedyendir. Onun gibi bir arkadaşım olduğu için çok mutlu ve şanslıyım.


• O kadar sorucak soru var ki, burada noktalıyorum daha çok röportaj yapmak için Ceylan Ertem’le ❤️ Çok teşekkür ederim, son olarak albümünü dinleyen ve kulak veren bize, dinleyicilerine öyle bir şey söyle ki hepimizin içi umut, ışık dolsun :)

Cesur, hoşgörülü, vicdanlı, sevgi ve saygı dolu olun her zaman. Her yeni güne uyanırken her şeye rağmen “yine de amin” demeyi, ütopyaların güzel olduğunu unutmayın lütfen. Nefes aldığınız için, dimdik yürüyebildiğiniz için şükredin. Her zaman barıştan yana olun ve böyle olduğunuz sürece de sizi sizin gibiler sevsin dilerim ki…

Yorumlar

Popüler Yayınlar